15 Mart 2015 Pazar

Yavaşlığa Övgü

Bence günlük hayatın delice akışı içinde çoğu zaman bu, cadde koşucusu tarzı yaşamın bize verdiği zararı gözden kaçırıyoruz. Hız kültürüyle öyle bir marine olmuş vaziyetteyiz ki neredeyse bunun, hayatımızın her alanındaki maliyetini fark etmekte başarısız oluyoruz. Sağlığımız, beslenmemiz, işimiz ilişkilerimiz, çevre ve toplumumuz üzerindeki maliyet. Ve bazen bir uyan zili gerekiyor, bize koşuşturduğumuzun, yaşamımız olduğu gerçeğini hatırlatacak, güzel bir yaşam yerine, gerçekte yaşadığımızın hızlı yaşam olduğu gerçeğini. Çoğu insan için uyan zilinin bir hastalık biçiminde geldiğini sanıyorum. Anlıyorsunuz, devrelerin yanması ve neticede vücudun “artık daha fazla dayanamıyorum” demesi ve havlu atması. veya bir ilişkinin duman içinde uçup gitmesi çünkü zamanımız ya da sabrımız ya da başka birisiyle olacak huzurumuz, onları dinleyecek zamanımız yoktur.
         
 Gazeteci Carl Honore, Batı dünyasının hız konusundaki vurgusunun, sağlık, üretim verimliliği ve yaşam kalitesini aşındırdığına inanıyor. Ancak, insanların, her şeyiyle acayip modern yaşamlarını frenlemeye başlamalarıyla gelişen bir geri tepme söz konusu.