Sınıfları terz-yüz etmeli!
Ufuk TARHAN - M-GEN Gelecek Planlama Merkezi Kurucusu - Fütürist
Klasik eğitim sisteminde;
- Önce öğretmen sınıfta konuyu işler, anlatır.
- Çocuklar dinler.
- Sahiden dinleyen ve anlamaya çalışanlar (ki genelde sayıları çok çok azdır) sorular sorar, katılır
- Sonra öğretmen çocuklara daha çok kompozisyon, rapor, soru, problem, sunum, el işi vb.’den oluşan ev ödevi verir.
- Çocuklar (genelde ebeveynler ya da başkaları) evde ödevleri yaparlar.
- Böylece çocukların öğrendikleri (sözde) pekişmiş olur.
- Çocuklar ödevlerini öğretmene gösterir, sunar, anlatır (hepsi değil tabii)
- Öğretmen ödevleri kontrol eder, yapanlara aferin der, yapmayanları fırçalar ve not verir.
- Geçer not alan çocuklar tamamdır. Öğrenmiştir (???)
- Zayıf alanlara “git bir daha çalış, olmamış bu!” denir. Aşağılanır, “tembel” diye etiketlenir.
- Zayıf alan çocuklar genellikle öğrenmek için değil,
- Geçer not almak için, bir daha ve ezberleyerek çalışırlar.
- Aslında iyi not alanlar da çoğunlukla aynısını yaparlar,
- Ama daha erken, zamanında yaptıkları için onlara “çalışkan” denir.
- Tembeli de çalışkanı da bu sistemle okullardan ite kaka mezun olur.
- Yine aynı sistemle eğitim verilen bir üst seviye okullara devam ettirilir.
- O okullarda da en yüksek notları alarak, daha daha daha da iyi okullara girmek üzere
- Amansız yarışlara devam eder ki ileride iyi para, itibar kazanacağı bir işi olabilsin.
- Çocuk sonunda kan-ter içinde mezun olur.
- Kafası sepet, ruhu erken yaşlanmış, kişiliği örselenmiştir.
- Uğrunda çocukluğunu yaşayamadığı eğitimin pek de umduğu kapıları açmadığını fark eder.
- Yapacak bir şey yoktur. O da kendi çocuklarını aynı çarkın içinde öğütür...
- Sonuçta sistemden hiç kimse memnun, mutlu değildir. Ancak yapacak bir şey de yoktur.
- Çocuklar dinler.
- Sahiden dinleyen ve anlamaya çalışanlar (ki genelde sayıları çok çok azdır) sorular sorar, katılır
- Sonra öğretmen çocuklara daha çok kompozisyon, rapor, soru, problem, sunum, el işi vb.’den oluşan ev ödevi verir.
- Çocuklar (genelde ebeveynler ya da başkaları) evde ödevleri yaparlar.
- Böylece çocukların öğrendikleri (sözde) pekişmiş olur.
- Çocuklar ödevlerini öğretmene gösterir, sunar, anlatır (hepsi değil tabii)
- Öğretmen ödevleri kontrol eder, yapanlara aferin der, yapmayanları fırçalar ve not verir.
- Geçer not alan çocuklar tamamdır. Öğrenmiştir (???)
- Zayıf alanlara “git bir daha çalış, olmamış bu!” denir. Aşağılanır, “tembel” diye etiketlenir.
- Zayıf alan çocuklar genellikle öğrenmek için değil,
- Geçer not almak için, bir daha ve ezberleyerek çalışırlar.
- Aslında iyi not alanlar da çoğunlukla aynısını yaparlar,
- Ama daha erken, zamanında yaptıkları için onlara “çalışkan” denir.
- Tembeli de çalışkanı da bu sistemle okullardan ite kaka mezun olur.
- Yine aynı sistemle eğitim verilen bir üst seviye okullara devam ettirilir.
- O okullarda da en yüksek notları alarak, daha daha daha da iyi okullara girmek üzere
- Amansız yarışlara devam eder ki ileride iyi para, itibar kazanacağı bir işi olabilsin.
- Çocuk sonunda kan-ter içinde mezun olur.
- Kafası sepet, ruhu erken yaşlanmış, kişiliği örselenmiştir.
- Uğrunda çocukluğunu yaşayamadığı eğitimin pek de umduğu kapıları açmadığını fark eder.
- Yapacak bir şey yoktur. O da kendi çocuklarını aynı çarkın içinde öğütür...
- Sonuçta sistemden hiç kimse memnun, mutlu değildir. Ancak yapacak bir şey de yoktur.
Değişim başlıyor, sınıflar ters-yüz ediliyor...
Teknolojik gelişmelerin eğitimde de yepyeni kullanım alan ve olanakları yaratmasıyla bu tablo değişebilir görünüyor. Dünyada eğitim vermek ve öğrenmek için yeni yöntemler deneniyor.
Daha kolay, kalıcı geliştirici yollar aranıyor. Eğitim, öğrenme tanımlamaları, kalıplar, kısıtlar sorgulanıyor ve yeni anlayışlar, biçimler öneriliyor.
Flip Learning, Flipped Classroom / Ters-Yüz Öğretim, Ters-Yüz Sınıf
- Öğretmen işlenecek konuyu anons ediyor.
- Hangi kaynakları kullanarak, nerelerden öğrenebileceklerini söylüyor.
- Hemen ödev veriyor. Ve konuyu öğrenip,
- Sınıfa problemleri, ödevleri çözerek gelmelerini istiyor.
- İsterlerse tek, isterlerse grup olarak çalışabileceklerini, ancak tek tek not alacaklarını ekliyor.
- Kaynaklar, kitap, internet sitesi, videolar vb. olabiliyor.
- Öğrenciler evde konuyu kendileri çalışıp, izleyip, tek ya da grupça öğreniyorlar, çözüyorlar.
- Sınıfta, work-shop havasında çözümler aktarılıyor, anlatılıyor, tartışılıyor. - Öğretmen rehberlik ederek, hatalarını gösteriyor, tartışıyor.
- Not verirken konunun tam anlaşılıp, anlaşılmadığının yanında,
- Öğrenme ve aktarma sürecindeki pek çok tutum açısından da değerlendirmeler yapıyor.
- Çocuğun araştırmacılığı, konuya ilgisi, yeteneği,
- Takım kurma, yönetme, parçası olma becerisi, uyumu,
- Liderlik yaklaşımı, anlatma yeteneği, paylaşım esnekliği vb. gibi özelliklerini irdeliyor.
- Bir anlamda öğretmen aslında sınıfta “öğrenme koçluğu ya da kolaylaştırıcılık” yapıyor,
- Bir taraftan da içerik sağlayıcı oluyor.
- Hangi kaynakları kullanarak, nerelerden öğrenebileceklerini söylüyor.
- Hemen ödev veriyor. Ve konuyu öğrenip,
- Sınıfa problemleri, ödevleri çözerek gelmelerini istiyor.
- İsterlerse tek, isterlerse grup olarak çalışabileceklerini, ancak tek tek not alacaklarını ekliyor.
- Kaynaklar, kitap, internet sitesi, videolar vb. olabiliyor.
- Öğrenciler evde konuyu kendileri çalışıp, izleyip, tek ya da grupça öğreniyorlar, çözüyorlar.
- Sınıfta, work-shop havasında çözümler aktarılıyor, anlatılıyor, tartışılıyor. - Öğretmen rehberlik ederek, hatalarını gösteriyor, tartışıyor.
- Not verirken konunun tam anlaşılıp, anlaşılmadığının yanında,
- Öğrenme ve aktarma sürecindeki pek çok tutum açısından da değerlendirmeler yapıyor.
- Çocuğun araştırmacılığı, konuya ilgisi, yeteneği,
- Takım kurma, yönetme, parçası olma becerisi, uyumu,
- Liderlik yaklaşımı, anlatma yeteneği, paylaşım esnekliği vb. gibi özelliklerini irdeliyor.
- Bir anlamda öğretmen aslında sınıfta “öğrenme koçluğu ya da kolaylaştırıcılık” yapıyor,
- Bir taraftan da içerik sağlayıcı oluyor.
Paradigma değişikliği şart!
Yeni dünyanın halini düşününce yukarıdaki senaryo klasik yöntemlerden çok daha iyi görünüyor.
Buradaki zorluk, kritik başarı faktörünün öğrencilerde değil, öğretmen ve ebeveynlerde olması.
Çünkü sistemin sağlıklı işleyebilmesi için;
- Öğretmenlerin, eğitmenlerin ve ebeveynlerin
- Paradigmalarını değiştirmeleri,
- Yetkinliklerini, özellikle teknoloji kullanma becerilerini geliştirmeleri,
- Dijital gelişmelere, sosyal medyaya, yeni kaynak, araç ve yöntemlere hakim olmaları,
- Öğretmekten, onun yerine yapmaktan ziyade work-shop yönetebilmeleri,
- Koçluk yapabilmeleri,
- Müdahale değil, sağlıklı, geliştirici geri bildirim verebilmeleri,
- Analog-Dijital iletişim becerilerini yükseltmeleri gerekiyor...
- Öğretmenlerin, eğitmenlerin ve ebeveynlerin
- Paradigmalarını değiştirmeleri,
- Yetkinliklerini, özellikle teknoloji kullanma becerilerini geliştirmeleri,
- Dijital gelişmelere, sosyal medyaya, yeni kaynak, araç ve yöntemlere hakim olmaları,
- Öğretmekten, onun yerine yapmaktan ziyade work-shop yönetebilmeleri,
- Koçluk yapabilmeleri,
- Müdahale değil, sağlıklı, geliştirici geri bildirim verebilmeleri,
- Analog-Dijital iletişim becerilerini yükseltmeleri gerekiyor...
Kısacası Ters-Yüz (Flipped) sınıflar;
- Edilgen, anlatılanın dinlendiği değil,
- Aktif olarak konunun içine girilerek
- Yaparak, görerek, bizzat deneyerek ve
- Birlikte çalışarak
- Aktif olarak konunun içine girilerek
- Yaparak, görerek, bizzat deneyerek ve
- Birlikte çalışarak
Öğrenilen, paylaşım ortamları demek oluyor ve bu fikir bana şahane geliyor :)
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/25415487.asp (adresinden alıntıdır.)